DEVAM: 3. Helaya
Girmek İsteyenin Yapacağı Dua
حَدَّثَنَا
عَمْرُو بْنُ
مَرْزُوقٍ
أَخْبَرَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ النَّضِرِ
بْنِ أَنَسٍ
عَنْ زَيْدِ
بْنِ أَرْقَمَ
عَنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِنَّ هَذِهِ
الْحُشُوشَ
مُحْتَضَرَةٌ
فَإِذَا أَتَى
أَحَدُكُمْ
الْخَلَاءَ
فَلْيَقُلْ أَعُوذُ
بِاللَّهِ
مِنْ
الْخُبُثِ
وَالْخَبَائِثِ
Zeyd b. Erkam'dan, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem*în şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şu
abdest bozulan yerler, (cin ve şeytanların) bulunacağı yerlerdir. Onun için
sizden biriniz belâya girmek istediği zaman: "Erkek ve dişi şeytanlardan
Allah'a sığınırım" desin.
Diğer tahric: İbn
Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel, IV, 369, 373]
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, kazayı
hacet yerleri şeytan ve cinlerin bulunabileceği yerlerdir. Önceki hadis-i
şerifte açıklandığı gibi bunların şerlerinden korunmak Allah'a sığınmakla
mümkündür.
Cin
ve şeytanlar gözle görülmeyen varlıklardır. Allah'ın anılmadığı yerlerde daha
çok bulunurlar. Lügat alimlerinin beyan ettiği üzere .... kelimesi,
"gizlilik" manasım ifade eder.Mesela ... ve ... kelimeleri, "onu
örttü, gizledi” anlamına gelir. denilince, "gece karanlığı onun üzerini
örttü, bürüdü” manası anlaşılır.Cunne kalkan; cenin, henüz doğmamış, ana
rahminde gizli çocuk yahut kabir; cenan göğüsteki kalb; cennet, zemini
bitkilerle örtülü bağ ve bostan veyahutta duyu organlarına kapalı ve Allah'ın
mu'minler için hazırladığı yer, yani cennet; cunun, nefs ile akıl arasına giren
delilik demektir.
Görüldüğü
gibi bütün* bu kelimelerde bir "gizlilik'* anlamı vardır.
Rağıb'ın
Mufredat'taki beyanına göre "cin" ismi iki manada kullanılır:
Birincisi:
Genel manasıdır ki, "insan" mukabili olarak duyu organlarından gizli
kalan varlıklardır. Melaike ve şeytan dahi bu manaya dahildir.
İkincisi:
Cin böyle varlıkların hepsi değil, bir kısmıdır.Bunlar da üçe ayrılırlar:
a.
Meleklerdir ki, hepsi de hayırlı varlıklardır. Yanlış iş yapmaz, insanı aldatmaz,
Allah'ın emrinden dışarı çıkmazlar.
b.
Hepsi şerli olan yaratıklardır ki, şeytanlardır. İnsanı aldatırlar, şerre ve
fenalığa çalışırlar.
c.
Hayırlısı da şerlisi de bulunan cinlerdir.
Cinle
melek arasındaki farklar da şöyle belirtilmiştir:
1.
Melekler nurdan, cinler ise ateşten yaratılmışlardır.
2.
Cinler erkeklik ve dişilikleri icabı evlenirler ve coğalırlarsa'da meleklerde
böyle bir durum yoktur.
3.
Melekler günah işlemeyen varlıklardır. Cinler arasında ise, itaatkar olanlar
da, isyankar olanlar da vardır. Dolayısıyla mu'minleri ve kafirleri mevcuttur.
Kafir cinlerin azgın olanlarına "şeytan" denir.
4.
Cinler iyi-kötü bütün kılıklara girdikleri halde, melekler sadece insan kılığı
gibi iyi kılıklara girerler. Mesela yılan kılığına girip görünmezler.
5.
Melekler, yer-gök ve ikisi arasında bulunan her yerde bulundukları halde cinler
sadece yerde eğleşirler.
6.
Melekler ilim ve zikir meclislerine rağbet eder, Nebi s.a.v.'e salavat
getirirler. Yer yüzünde yaşayan mu'minlere hayır dua ederler. Hastaları ziyaret
edenlerden memnun, ilim yolcularından razı olurlar.
Şeytan,
azgınlıkta fevkalade ileri giderek benzerleri arasında seçilmiş inatçı
anlamında cins isimdir. Gerek insan ve hayvan gibi maddi varlıkların, gerekse
manevi varlıkların zararlı ve kötü olanlarına denir. "İnsan şeytanı",
"cin şeytanı" gibi. Allah'ın rahmetinden uzak varlık manasına da
gelir.
İblis,
Allah'ın rahmetinden ümidini kesmiş, demektir. Şeytanların atası olan asi
varlığın özel ismidir.
Zamanımızda
yaygın bazı yanlış inançlara kaynak olan cin konusunda özellikle şu üç hususu
belirtmek yerinde olacaktır:
1.
Cinlerle Evlilik
Cinlerle
insanların özellikleri ve yaratılışları ayrıdır. Bu bakımdan ayrı yaratılış ve
hususiyetlere sahip bu varlıklardan birinin diğeri ile evlenmesinin caiz
olmadığı fıkıh kitaplarımızda zikredilmektedir. Nitekim Feteva-yı Siradyye'de
bu husus açıkça belirtilmiştir. Munyetu'l-Muftf ve Feyz gibi eserlerin
sahipleri de bu görüşü savunmuşlardır. Hasan Basri'den, konu ile ilgili soru
soranın ahmaklığından dolayı azarlanacağı nakledilmiştir. Delil olarak da şu
mealdeki ayet gösterilmiştir:
"Allah
size kendi nefislerinizden eşler yarattı. Eşlerinizden de size oğullar ve
torunlar yarattı ve sizi güzel (ve helal) rızıklarla besledi. Böyle iken batıla
mı inanıyorlar, Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?"[Nahl 72]
2.
Cinlerden Haber Alıp Verme
Halk
arasında "cinci hoca" veya "cin hocası" diye tanınmış,
cinlerden haber verdiğini söyleyen kişilerin bulunduğu, halkın bunlara büyük
ilgi gösterdiği, böylelerinin sözlerini dindenmiş gibi kabul ettiği
bilinmektedir. Aslında cinlerden haber vermenin caiz olmadığı, cinlerden
denilerek verilen haberlere itibar edilmemesi gerektiği' fıkıh alimlerince
bildirilmiş, sebep olarak da, cinlerin mu'minlerinin olduğu gibi kafirlerinin
de bulunduğu gösterilmiştir. Bununla birlikte bu meselede mu'min cinlerin de
yalan söyleyebilecekleri nazar-ı dikkate alınırsa, cinlerden haber verdiklerini
iddia edenlerin sözlerinin doğruluğuna delil bulunamayacaktır.
Cinci
hocaların söyledikleri genellikle müslümanları fitneye sürükler. Ğaybı da
Allah'tan başka kimse bilmez. O halde bu durum iman yönünden de ayrı bir mahzur
taşır. Bu yönüyle de zararlı görülmüştür.
3.
İnsanlar gibi, cinnileri öldürmek de yasaklanmıştır. Hafız Zeylai'nin açıklamasına
göre fıkıh alimleri eğilip bükülmede, akıp gitmekte olan beyaz yılanın
Öldürülmemesi gerektiğini, çünkü bu şekildeki yılanların cinni olduklarını
kabul etmektedirler. Nitekim "iki çizgili ve kısa kuyruklu yılanları
öldürünüz. Fakat beyaz yılanları öldürmeyiniz.” mealindeki hadis-i şerif de
bunu ifade etmektedir.
Fakat
Hanefi ulemasından Ebu Ca'fer et-Tahavi, "yılanların istisnasız hepsi
öldürülebilir. Çünkü Nebi s.a.v. evlere girmemeleri üzerine onlardan söz
almıştır. Onlar evlere girip insanlara kendilerini göstermekle bu ahidlerini
bozmuş, olacaklarından masuniyetlerini kaybetmiş olurlar" görüşündedir.
Evlere
giren cinnileri öldürmekte bir sakınca olmamakla beraber evla olan onları
görünce hemen öldürmek değil, "Yüce Allah'ın izniyle buradan çekilip git,
müslümanlann yolundan çekil" diyerek onu ikaz etmektir. Eğer çekilip
gitmezse o zaman Öldürülmelidir. Ancak cinnilere yapılacak olan bu nevi
ihtarların yeri namazın haricidir.
ibn
Ebi'd-Dünya'nın rivayetine göre Aişe r.anha validemiz bir gön evinde bir yılan
görüp, onun öldürülmesini emretmiştir. Bunun üzerine yılan öldürülmüş, sonra bu
yılanın Nebi s.a.v.'den vahy dinlemeye gelmiş bir cinni olduğunu öğrenince,
Yemen'e birini gönderip kırk köle satın aldırıp (diyet olarak) azat etmiştir.
ibn
Ebi Şeybe'nin Musannef'inde de Hz. Aişe'nin bu cinninin diyeti olmak üzere
fakirlere on ikibin dirhem dağıttığı kaydı yer almaktadır.[ibn Nüceym el-Eşbah
Ve'n-Nezair, s. 327-329.]